29 Mart 2020 Pazar

bölüm-9-avcılık


Zebh, Zebiha ve Tezkiyenin Mahiyetleri 41- Zebh, hayvanın boğazına bıçak vurup boğazlamak ve damarlarını kesmek demektir. Boğazlanmış veya boğazlanacak hayvana da "Zebiha" denir.

Tezkiye de, boğazlamak anlamında olup dinimizde iki türlüdür:

Birisi hakîki ve ihtiyarî tezkiyedir. Bu da bir hayvanı usulü üzere keskin bir aletle boğazlamaktır. Diğeri de, hükmî ıztırarî tezkiyedir. Bu da, bir avın aldığı yaradan ibarettir. Bir av, şartlarına uygun olarak bu yaradan ölürse, boğazlanmış sayılır.

42- Bir hayvanın göğsü üstünden bıçak vurup damarlarını kesmeye "Nahr" denir. Deveyi, zebh etmek (çenesinin altından kesmek) mekruhtur.

Zebh (Boğazlamak) İşlemi

43- Din kurallarına uygun olarak boğazlama, nefes borusu ile yemek borusunun ve bunların yanlarında bulunan iki damarı kesmekle yapılır. Bu dördünden üçünün kesilmesi, İmamı Azam'a göre yeterlidir. İmam Ebû Yusuf'a göre, nefes borusu ile yemek borusunu ve iki damardan da birini kesmek şarttır. İmam Muhammed'e göre de, bu dört organdan çoğunu kesmiş olmalıdır.

44- Hayvanları boğazlamak hususunda damarlarını kesip kanlarını akıtacak kesici bir alet yeterlidir. Bıçak kafi olduğu gibi, keskin kamış kabuğu ve cam parçası da yeterli olur. Ancak bu alet, hayvana eziyet vermeyecek şekilde keskin olmalıdır. Hayvanı yere yatırdıktan sonra bu aleti bileylemeye çalışmak mekruhtur. Hayvanı ayağından tutarak kesim yerine çekmek ve sürüklemek de mekruhtur. Hayvanı boynunun altından (boğazından) değil de üstünden kesmek ve daha hayvanı soymadan kafasını kesip atmak da mekruhtur.

45- Hayvanı boğazlarken Besmele çekmek şarttır. Boğazlamada Yüce Allah'ın mübarek isimlerinden herhangi birini söylemek yeterlidir. Allahü Ekber, Allahü Azam, Allah denilmesi gibi...

Fakat Allahü Teala'nın ismini dua maksadı ile söylemek yeterli olmaz. "Allahümmeğfirlî" denilmesi gibi...

Hayvanı keserken: "Bismillahi Allahü Ekber" denilmesi müstahabdır. Hayvanı kıble tarafına çevirerek kesmek sünnet olduğundan bunu yapmamak mekruhtur.

46- Besmele kasden terk edilirse, hayvanın eti yenmez, haram olur. Fakat unutarak terk edilirse, böyle kesilen hayvanın eti yenir. Çünkü unutarak yapılan kusurlar bağışlanmıştır.

(İmam Şafiîye göre, hayvanı sadece boğazlamak yeterlidir. Besmele okunması bir müekked sünnettir. "Bismillah" denmese de, kesilen hayvanın eti yenir, haram olmaz. Bu görüş, Ebû Hüreyre ile İbnî Abbas'dan (radıyallahü anhüm) rivayet edilmiştir. Ancak bu görüş diğer müctehidler tarafından kabul edilmemiştir. Bununla beraber Şafiîlerce de, besmeleyi terk etmek mekruhtur.)





Etleri Yenen ve Yenmeyen Hayvanlar 47- Yaratılışında vahşet ve bayağılık olmayan, iğrenç görülmeyen hayvanların etleri din ölçüleri içinde helaldir, yenebilir. Tavuk kaz, ördek, zürafa, deve kuşu, bağırtlan kuşu, güvercin, bıldırcın, koyun keçi, deve, sığır, manda, ekin kargası, tavus, kırlangıç, baykuş, tavşan ve turna gibi hayvanlar bu kısım eti yenen hayvanlardandır. Serçe ve sığırcık kuşlarını yemekte de bir sakınca yoktur.

Yarasa kuşunun yenip yenmemesinde, haram veya mekruh olup olmamasında ihtilaf vardır. Hüdhüd kuşunu yemek mekruhtur.

Saksağan, kumru, bülbül, keklik kuşlarının eti aslen helaldir. Ancak bunların etlerini yiyenlerin bir belaya tutulacakları halk arasında söylenti haline geldiği için yenmeleri iyi değildir.

(Şafiîlere göre, kırlangıç, tavus, hüdhüd ve papağan kuşlarının etleri haramdır. Martı ve balıkçıl kuşları ise helaldir.)

48- Azı dişleri ile kapıp avlayan ve parçalayan, kendisini koruyan hayvanların etleri haramdır, yenilemez. Kurt, ayı, aslan, kaplan, pars, sincap, samur, sansar, maymun, sırtlan, fil, köpek, kedi, keler, tilki, gelincik gibi hayvanlar etleri haram hayvanlardır. Azı dişleri olduğu halde bunlarla başkasına saldırmayan bir hayvanın eti de yenebilir; deve gibi...

49- Tırnakları ile kapıp avlanan, tırmalayan ve yaratılışında bayağı olan kuşların etleri de haram veya tahrimen mekruhtur. Kerkenez, çaylak, kartal, kuzgun, akbaba, alaca, karga, yarasa, atmaca, şahin gibi... Bunlar leş yemekten çekinmezler. Tırnaklı olduğu halde bununla hayvanları avlamayan bir kuşun eti yenilebilir, güvercin gibi...

50- Yaratılışı bakımından iğrenç olan birtakım hayvanların etleri de haramdır, yenmez: Fare, yaban faresi, akrep, yılan, kene, kurbağa, kara ve deniz kaplumbağası, arı, kara sinek, sivrisinek, köstebek, kirpi, bit, pire gibi böcekler.

Görülüyor ki, bu haram olan hayvanlardan bir kısmı yırtıcı bir yaratılışa sahibdir, yaratılışında zararlıdır ve bayağılık vardır. Bir kısmı ise iğrençtir ve nefret edilir haldedir. İnsan ise temizdir, mükerrem bir yaratıktır. Bunun için insanlar, bu gibi bayağı ve zararlı hayvanların etlerinden korunmuşlardır. Besinlerin insanlar üzerinde iyi ve kötü tesir bıraktığı inkar edilemez. İnsanlar kendisi için yararlı olanı ararsa, İslam dininin müsaade ettiği şeylerden yararlanmalı, yasakladığı şeylerden de kaçınmalıdır. Bundan başka selamet yolu yoktur.

51- Pislik gibi temiz olmayan şeyleri yemiş olan tavuk, koyun, sığır ve deve gibi hayvanların etleri, bu hayvanlar bir müddet hapsedilmeden kesildikleri takdirde, mekruhtur. Çünkü bu halde etleri fena bir kokudan kurtulmuş olamaz. Bunların hapsedilme müddeti tavuklar için üç gün, koyunlar için dört gün, sığır ve develer için de on gündür. Böyle pislik yiyen bir hayvana Celâle denir.

Bu hayvanlar, etleri, kokmayacak şekilde pis şeylerden yiyecek olsalar, hapsedilmeleri gerekmez, etleri kerahetsiz olarak yenebilir.

52- Domuz sütü ile beslenmiş kuzuların yenmesi helaldir; çünkü süt, tüketilerek eseri kalmaz.

Eti yenilir bir hayvan şarap içip de arkasından kesilecek olsa, bunun eti kerahetle helal olur.

53- Yalnız süt emip de başka bir şey yiyemeyen küçük kuzuların öldükten sonra karınlarından çıkarılan peynir mayaları temizdir. Aynı şekilde koyun ve deve gibi ölmüş hayvanların memelerinden çıkacak sütler de temizdir. Bedenlerin temiz olmaması, sütlerini etkilemez.

54- Atlar, savaşa yarayan kıymetli hayvanlardır. Bu bakımdan bunların etlerini yemek İmam Azam'a göre, tahrimen mekruhtur. İki İmama göre ise, tenzihen mekruhtur.

55- Yabanî olmayan (ehli) merkeblerin ve anaları merkeb olan katırların etleri haram veya tahrimen mekruhtur. Yabanî merkeblerin ve anaları sığır olan katırların etleri ise haram değildir. Hayvanlar yenme bakımından anaya bağlıdırlar.

(İmam Malik'den rivayete göre, ehli merkeblerin etleri mekruh, bir rivayete göre de haramdır. Meşhur olan görüşe göre, atların etleri de haramdır. İmam Şafiî ile İmam Ahmed'e göre, atların etleri mekruh değildir.)

56- Devamlı olarak suda yaşayıp barınan hayvanlardan her nevi balık etleri yenebilir, helaldir. Kalkan balığı, sazan balığı, yunus balığı, yılan balığı bunlardandır. Fakat diğer su hayvanları çirkin şeylerden sayılır, yenmeleri caiz olmaz. Yengeç, midye, istiridye, istakoz gibi olanlar helal değildir, etleri yenmez.

Yine, deniz insanı, deniz aygırı, deniz hınzırı gibi balık şeklinde bulunmayan deniz hayvanlarının yenmeleri helal olmadığı gibi, avlanmaları da helal görülmemektedir.

57- Dıştan bir etki olmaksızın kendi kendine suda ölüp su yüzüne çıkan balıklar yenmez. Fakat suyun açılıp kurumasından, fazla sıcak veya soğuktan ölen veya kuşlar tarafından öldürülen, su içinde bağlı tutulmakla ve buz içinde sıkışmakla ölen balıklar yenir. Balıklarda boğazlamaya gerek yoktur.

58- Göle veya denize atılan balık otunu yemekle göl veya deniz içinde ölen veya avlanıp da sudan çıkarılmadan başlarına tokmakla vurulup öldürülen ve ağ içinde kurtulamayıp ölen balıkların yenmeleri de helaldir.

59- Balıklar temiz olmayan suların içinde bulunmuş olsalar da etleri yenebilir.

Avlanan bir balığın içinden çıkan bir balık sağlam ise, o da yenebilir, sağlam değilse yenmez.

60- Boğazlanan bir hayvanın karnından çıkan yavrusu, İmam Azam'a göre yenmez. Anasının boğazlanmış olması, yavrusu için yeterli olmaz. Bir canlının boğazlanması ile iki canlı boğazlanmış olamaz. Çıkan yavru canlı ise boğazlanmak suretiyle yenilebilir.

(Üç imamın (Şafiî, Malik ve İmam Ahmed) görüşleri de böyledir.)

61- Canlı olup olmadığı bilinemeyen bir hayvan boğazlanırken hareket ederse veya boğazlanan diri hayvanlardan çıkan kan gibi bir kan çıkarsa, eti yenebilir. Çünkü bunlar hayat alametleridir. Ancak, sadece gözünü veya ağzını açması veya ayağını uzatması bir hareket sayılmaz. Böyle bir hayvanın kesilirken gözünü yumması, hayatın varlığına delalet eder.

62- Hayvanların "Demi mesfuh = Akar kan" denilen kanları temiz değildir. Burada Besmele ile kesilmiş olup olmamaları eşittir.

Eti yenen hayvanlardan Besmele ile kesilenlerin içlerinde kalıp akmayan kanları temizdir. Bunların karaciğer ve dalakları da temizdir. Bunlardaki kanlar paktır.

Kesilen bir koyunun ödü, bezesi, idrar torbası, cinsel organları, yumurtaları mekruhtur, bunlar yenmemelidir.

63- Domuzun bütün cüzleri pistir, bunlar temiz olmazlar, hiç bir şeyi helal değildir. Yalnız kıllarından yararlanıp yararlanılamayacağı konusunda ihtilaf vardır. İki imam ile İmam Şafiîye göre domuzun kıllarından badana fırçası yapılması ve bunlarla ayakkabı dikilmesi caizdir. Öyle ki, bu kıllardan bir mikdar az su içine düşecek olsa, o su İmam Muhammed'e göre pislenmiş olmaz. Çünkü bu kıllarla yararlanmaya izin verilmesi, temizliğine delildir. Fakat İmam Ebû Yusuf'a göre, bu yararlanma için olan izin, bir zaruretten dolayıdır, suya düşme halini kapsamaz. Onun için, içine düştüğü az bir suyu temizlikten çıkarır, bozar. Domuzların İslam ülkesi olmayan yerlere götürülüp orada müslüman olmayanlara satılması caizdir.

64- Bir misafire ikram olmak üzere Besmele ile kesilen herhangi bir eti yenen hayvanın eti yenebilir; ikram niyeti olunca Allah rızası için boğazlanmış olur. Fakat herhangi bir adamın gelişine hürmet olsun diye sadece o şahıs için kesilirse, besmele olsa bile, yenmez. Çünkü bu Allah için misafire ikram değil, o büyük görülen zata tazim için kesilmiş sayılır. Onun için misafirliği gözeterek insana ikramda bulunmalı ve yedirmeli, niyet bu olmalıdır.

Yine, herhangi bir ölüye tazim için kabir üzerinde kesilen kurbanın eti de helal olmaz. Kurban Allah rızası için kesilir ve onun sevabı istenilen bir müslümana bağışlanabilir.





Kimlerin Boğazlayacağı Hayvanların Eti Yenir veya Yenmez 65- Müslümanların ve kitab ehli olan Yahudî ve Hıristiyanların, kadın dahi olsalar, Besmele ile (Allah'ın adını anarak) boğazlayacak oldukları hayvanların, eti yenen hayvanlar olmak şartıyle etleri yenir. Besmele tam kesim anında olacaktır, bu şarttır. Kesim anında bir şey yemek suretiyle veya başkası ile konuşmakla önceki besmeleye ara verilerek meclis değişirse, bu yeterli olmaz. Yeniden Besmele getirmek gerekir.

Müslüman veya kitab ehlinden olan ve Bismillah demeye gücü yeten bir çocuğun veya delinin, dilsizin, sünnetsizin ve sarhoşun Besmeleyle kesecekleri bu tür hayvanların etleri de yenebilir.

66- Besmelenin unutularak terk edilmiş olması zarar vermez. Hatta kitab ehlinin Besmele deyip demedikleri bilinmediği takdirde de kestikleri eti yenen hayvanlar helal olur. Çoğunluğun görüşü budur.

67- Mecûsîlerin, putlara tapanların, hak dinden çıkanların (mürtedlerin), Besmeleyi kasden terk eden müslümanların veya kitab ehlinin kestikleri yenemez. Bu hayvanların etleri haram olur.





Meytenin Mahiyeti ve Hükmü 68- Kendi başına ölmüş olan herhangi bir hayvana Meyte (Leş) denir. Böyle bir hayvan temiz değildir, yenmez. Boğazlanmayıp da boğulmuş olan, başı koparılan, başına tokmak vurulan veya kulak tozuna şiş saplanan ve böylece öldürülen hayvanlar da meyte hükmündedir; çünkü meşru şekilde boğazlanmamışlardır.

69- Yüksek bir yerden düşüp ölen, başka bir hayvanın tepmesi veya toslamasıyla veya bir taş ve ağaç parçasının çarpmasıyle ölen, bir yırtıcı hayvan tarafından parçalanarak ölen herhangi bir hayvan da meytedir. Onun için eti yenmez.

Fakat aslen eti helal olan ve üzerinde hayat eseri bulunan böyle bir hayvan Besmele ile boğazlanırsa eti yenebilir. Bu İmam Azam'a göredir. İmam Ebû Yusuf'a göre, eğer onun benzeri bir hayvan yaşamayacak bir halde ise, boğazlanmakla onun eti helal olmaz. İmam Muhammed'e göre de, eğer henüz boğazlanan hayvanın yaşayabileceği pek az bir mikdardan biraz daha ziyade yaşayabilecek bir halde ise, boğazlanınca eti helal olur; değilse olmaz.

70- Eti yenen bir hayvanın boğazlanmadan önce, ondan kopan ve kesilen herhangi bir parçası yenilemez, bu meyte hükmündedir. Bundan yalnız balık ile çekirge müstesnadır. Çünkü bunlarda boğazlamaya gerek yoktur. Bir de, bir hayvanın kesildikten sonra kendisinde hayattan henüz eser varken kopan parçası, meyte hükmünde değildir. Ancak bu parçayı yemek mekruhtur.





Avın Mahiyeti ve Caiz Oluşu 71- Sayd (av), yaratılışında vahşi olup insandan kaçınan, eti yensin yenmesin, herhangi bir hayvandır ki, ele geçirilmesi ancak bir hile ile mümkün olabilir. Böyle bir av hayvanını kaçamaz bir hale getirip elde etmeye İstiyad (Avlamak) denir.

72- Bir av hayvanına karşı bir köpeğini salıvermeye "İrsal", kışkırtıp sıçratmaya da "İğra" denir. İğra irsalden sonra olur.

Ava kendiliğinden varan öğretilmiş köpek gibi bir hayvanın arkasından yapılacak "İğra", irsal hükmündedir.

73- Vahşi hayvanları avlamak caizdir. Bu mubah olan bir kazanç yoludur. Fakat diğer kazanç yolları bundan daha faziletlidir. Zevk ve eğlence için av avlamak uygun değildir. Kalbe katılık ve gaflet getirir. Yaratıklara karşı şefkat duygularını azaltır.

Bununla beraber Yüce Allah bu hayvanları insanlar için yaratmıştır. İnsanlar ya bir ihtiyaç veya kendi cesaretlerini denemek veya bir genişlik bulmak için bazı hayvanları avlayabilirler. Çok kez yenecek hayvanları yenmek için, yenmeyecek hayvanlar da derileri, dişleri veya zararlarını kaldırmak için avlanır.

Ancak bunları avlamak için başkalarının ekinlerini yok etmek, onları evlerinde rahatsız etmek caiz değildir.





Nelerle Av Yapılır? 74- Av, ya öğretilmiş köpek, doğan, pars, atmaca ve şahin gibi bir hayvanla yahut yaralayan ve öldüren bir silahla veya tuzak kurmakla, çukur kazmak, bıçak, kılıç ve kamış gibi keskin bir şeyi yere dikmekle yapılır. Bir hayvanın av için öğretilmiş hale geldiği, ya anlayış üstünlüğü ile veya bilen kimselere başvurarak sabit olur. Çünkü bu gibi hayvanların öğretim süreleri onların durumlarına göre değişir. Bunun için belirli bir süre yoktur. Bu, İmam Azam'a göredir. İki İmama ve İmam Azam'dan diğer rivayete göre de, azı dişleri olan hayvanların öğretilmiş hale gelmeleri de, salıverildikten sonra çağrıldıkları zaman hemen koşup gelmeleri ile bilinir.

Pars gibi hayvanların öğretilmiş bir hale gelmiş olmaları da, hem yemeyi terk, hem de çağrılınca dönüp gelmeleriyle belli olur. Çünkü bunların yaratılışlarında hem yırtıcılık, hem de ürküp kaçmak vardır.

75- Av için öğretilmeye elverişli olmayan aslan, kaplan ve ayı gibi hayvanlarla ve tamamen necis (pis) olan domuzla av yapmak caiz değildir.

76- Bir av hayvanının öğretilmiş olmadığı sonradan anlaşılsa, meselâ: Öğretilmiş olduğuna hükmedilen azı dişli bir hayvan, avladığı hayvanın etinden yese veya tırnaklı bir avcı hayvan çağrıldığı halde geri dönüp gelmese önceden ve sonradan avladığı hayvanın eti haram olur. Çünkü bu durumda hayvanın henüz öğretilmiş bir hale gelmedikçe, avlayacağı hayvanlar yenilmez.





Av Hayvanında Aranılan Şartlar 77- Bir av etinin yenilebilmesi için şu şartlar gereklidir:

1) Av, dinimizce eti yenen hayvanlardan olmalıdır.

2) Avcı, hayvan boğazlamaya ehil bir müslüman veya kitab ehlinden olmalıdır. Bunlardan Besmeleyi bilen ve av kasdinde bulunan bir çocuğun veya delinin veya bir sarhoşun avladığı av helaldir. Fakat hac ve umre için ihramda bulunan bir müslümanın Harem Bölgesi dahilinde ve haricinde avlayacağı av helal olmaz.

Yine, bir Mecûsî, putperest veya mürtedin (hak dinden çıkmışın) avladığı hayvanın eti de haramdır, bunlar yenmez.

3) Avcı ava silah atarken veya hayvanı salıverirken gerçekten veya hükmen Besmele çekmiş olmalıdır. Besmeleyi unuttuğundan dolayı terk eden bir avcı, hükmen besmele getirmiş olur. Besmele kasden terk edilmiş olursa, avın eti yenmez, haramdır.

(İmam Şafiîye göre, Besmele getirmek şart değildir, fakat bunu terk mekruhtur.)

4) Avlanan hayvan, avcının henüz eline geçmeden almış olduğu yaradan dolayı ölmüş olmalıdır. Onun için henüz ölmeden ele geçirilirse, boğazlanması gerekir. Bu durumda boğazlanmadan ölürse, eti yenmez.

5) Avcı silahı ile vurduğu veya öğretilmiş av hayvanı ile tutturup yaraladığı avı durdurmaksızın ele geçirmek için peşine koşmalıdır. Çünkü bu durumda avı daha ölmeden yakalayıp boğazlaması mümkündür. Bu boğazlama mümkün oldukça hükmen boğazlama yeterli olmaz. Onun için bir süre durduktan sonra veya başka bir şeyle uğraşıp av gözden kaybolduktan sonra gidip de avı ölmüş bulsa, onun eti yenmez. Çünkü bu halde başka bir sebeble ölmüş olması, düşünülebilir. Fakat böyle beklemeksizin hemen gidip de avı yaralı olarak ölmüş bulsa, eti yenebilir. Buna göre hükmen bir boğazlama bulunmuş olur.

6) Ava saldıran öğretilmiş hayvan da, bir süre durmayıp hemen ava doğru yürümelidir. Buna öğretilmemiş başka bir hayvan da eşlik etmelidir.

Pars gibi öğretilmiş bir hayvanın, salıverildikten sonra dinlenmek için değil de, avını avlamak için hile olarak bir yere saklanıp duruvermesi, zarar vermez.

7) Av köpekleri gibi öğretilmiş azı dişli av hayvanları, tuttukları avların etinden kendileri hiç yememelidir. Eğer bu avcı hayvanlar, tuttukları avları parçalayıp etlerinden yiyecek olurlarsa, artık avlanan hayvanların etleri yenmez. Fakat tırnaklı olan öğretilmiş hayvanların tutup etlerinden yedikleri hayvanlar, insanlar tarafından da yenir. Çünkü bu ikinci kısım hayvanların öğretilmiş olmaları, yemeyi terk suretiyle değildir; çağrıldıkları zaman geriye dönüp gelmeleri iledir.





Avla İlgili Çeşitli Meseleler 78- Avlanacak birçok hayvan için bir Besmele yeterlidir. Şöyle ki: Avcı silah atarken veya öğretilmiş hayvanı salıverirken bir kez "Bismillâhi Allahü Ekber" dedikten sonra bir kaç hayvan aldığı yara sebebiyle ölmüş olsalar, hepsinin etleri yenebilir.

Yine, bir kimsenin belli bir av hayvanına Besmele ile attığı ok veya kurşun, diğer bir avı yaralayarak öldürse, onun da eti yenebilir. Çünkü bu şekilde yapılan Besmele, o belli ava değil, atılan alete veya salıverilen hayvana aittir. Bununla beraber yükümlülük, güce göredir. Avcının gücü ise, yalnız atmayadır, yoksa dilediği ava isabet ettirmek değildir.

79- Bir ava karşı öğretilmiş bir köpeği veya doğan gibi diğer bir hayvanı Besmele ile salmak da bu hususta kurşun atmak hükmündedir. Fakat avcı bir alet üzerine Besmele okuduğu halde, diğer bir aleti atacak olsa, bu aletin isabet edeceği avın eti, o av Besmele ile kesilmedikçe yenmez.

Aynı şekilde, bir kimse boğazlamak üzere olduğu bir hayvanı, Besmele okuduktan sonra bırakıp da onun yerine önceki Besmele ile başka bir hayvanı boğazlayacak olsa, bunun eti helal olmaz. Çünkü bu ikinci hayvan üzerine Besmele yapılmamıştır.

80- Atılan bir kurşundan aldığı bir yara sonunda henüz elde edilmeden ölen veya bir av köpeğinin açtığı yaradan dolayı hemen ölen bir av yenebilir. Fakat atılan taşın ve diğer bir merminin sadece ağırlığından dolayı yara bulunmaksızın ölen veya bir av köpeğinin sadece çarpmasından veya boğmasından dolayı ölen bir av, yenmez. Çünkü yaralama, hükmen bir boğazlamadır. Yara bulunmayınca, boğazlama da yapılmamış olur. Kabul edilen fetva budur.

81- Av hayvanının yenebilmesi için, sadece yaralama yeterli değildir. Bununla beraber kan da akmış olmalıdır. Fakat bazı alimlere göre kan akması şart değildir. Diğer bazı alimlere göre de, yara büyük ise, kan çıkması gerekmez, değilse, gerekir.

İmam Ebû Yusuf ile İmam Şafiîye göre, aslında yara gerekli değildir. Yara bulunmasa da, öğretilmiş hayvanların öldürdükleri hayvanların etleri yenebilir.

82- Dişli öğretilmiş hayvanlar, tuttukları avların kanlarını içseler veya sahiblerinin kendilerine atacağı et parçalarını yeseler veya sahibleri avı elde ettikten sonra bunun etinden yiyecek olsalar, bu işler avlanmış olan hayvanın etinin yenmesine engel olmaz.

83- Yaralı olduğu halde henüz canlı iken elde edilen bir av, besmele ile boğazlanmazsa, eti yenmez. Ancak ele geçen bir hayvanın hayatı, yeni boğazlanmış bir hayvanın hayatı gibi hemen sönmek üzere ise, onun boğazlanması gerekmez. Bununla beraber boğazlanması daha iyidir.

84- Öğretilmiş bir av hayvanı, avladığı avı yaraladıktan sonra, yere çarpıp tekrar yaralayarak öldürse, eti helal olur. Çünkü tutacağı avı bir defa yaralayıp tekrar yaralamaması hayvana öğretilemez. Onun için bu bağışlanmıştır.

85- Avcı tarafından atılan bir şeyle yaralanan bir av, ilk önce yere düşüp de hemen ölse, yenebilir. Çünkü bundan kaçınmak mümkün değildir. Fakat suya, dam üzerine veya bir ağaç üzerine, oradan da yere düşerek ölse, eti yenmez. Çünkü su ile veya dama düşmekle veya ağaca çarpmakla ölmüş olması düşünülebilir.

Fakat başka bir görüşe göre, eğer aldığı ilk yara hemen öldürücü bir yara ise, eti yenebilir, değilse yenmez.

86- İki avcıdan biri silah atarak bir avı yaraladığı halde, diğeri de silah atarak öldürse, bakılır: Eğer bu iki avcıdan biri silah atıp da avı kaçamaz hale getirdikten sonra, diğeri de silah atarak onu öldürse, eti yenmez. Çünkü bu takdirde o avı tutup boğazlamak mümkündür. Artık ikinci avcı, bu avın yaralı durumundaki kıymetini birinci avcıya öder. Fakat bu av, ilk yaradan dolayı, artık yaşaması umulmayacak bir hale gelmişse, eti yenebilir. Çünkü bu durumda ölmesi, birinci avcının silahına bağlanır, ikinci avcıya da kıymet ödemek gerekmez.

87- Yakınlık kazanmış olan av hayvanlarını da boğazlamak gerekir. Evde beslenen geyik gibi...

Aksine olarak koyun ve deve gibi ehil bir hayvan yabanileşip de ele geçirilmesi zor olsa veya kuyuya düşüp de boğazlanması mümkün olmasa, herhangi bir alet veya silahla yaralamak (mesela kurşun atmak) suretiyle öldürülmesi caiz olur. Böylece yenir. Çünkü o hayvanın gerçekten boğazlanması, imkansız olmuştur.

88- Bir kimse öğretilmiş hayvanı, Besmeleyle bir ava gönderdiği halde o hayvan, arka arkaya birçok av hayvanlarını avlayacak olsa, hepsi de yenebilir.

Yine, bir ava attığı ok veya kurşun birkaç av hayvanına isabet ederek bunları yaralasa ve öldürse, hepsi de yenebilir.

(İmam Malik'e göre, ilk avlanan yenebilir, diğerleri yenmez. Çünkü bu İmama göre, ava hayvanı göndermek veya silah atmak halinde avı belirlemek şarttır. Bu belirleme ise, yalnız birinci av için olmuştur.)

"Doğrusunu en iyi bilen Allah'dır ve asıl güzel olan Allah katında güzel olandır."




Hiç yorum yok: